Mert Dokuzoğlu
Sporun birleştirici bir gücü vardır ve günümüz dünyasında kitleleri peşinden sürükleyen çok etkili bir iletişim aracıdır. Ankaraspor basını da özellikle 1970’lerden 2000’li yılların başına kadar oldukça etkili bir dönem yaşamıştır. Bu tarihler arasında Ankara’da faaliyet gösteren ulusal ve yerel medya kuruluşları, spor basınında çok sayıda gazeteci istihdam etmiş, her bir kuruluşta yalnızca spor servisinde görev yapan 10’a yakın personel bulunmuştur.
Ancak, özellikle 2005 yılı ve sonrasında geçen son 20 yıllık süreçte, Ankara’daki ulusal ve yerel gazetelerin sayısı azalmış, spor basınına bakan her kuruluşta yalnızca bir muhabir görevine devam etmeye başlamıştır. Oysa geçmişte Başkent Ankara, spor basınının da gerçek anlamda başkenti sayılmaktaydı. Uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapılır, profesyonel ve yerel müsabakalar yerinde ve anlık olarak takip edilirdi.
Bugün ise bu organizasyonları takip eden Ankaraspor basını, bir elin parmaklarını geçmemektedir. Yeni kişiler bu alanda yetişmemekte, basın camiasında daha çok kültür-sanat ve parlamento ağırlıklı gazeteciler yer almaktadır. 1970’li yıllardan 2000’li yılların başına kadar Süper Lig’de Ankara takımları, futbol branşında dört kulüple temsil edilirken, günümüzde en üst ligde yalnızca bir Ankara takımı yer almaktadır. Profesyonel liglerde Ankara’nın futbol kulübü sayısı bir dönem 14-15’i bulurken, bu sayı şu anda sekize düşmüştür.
Futbol branşında yaşanan bu gerileme, diğer branşlarda başarıyı beraberinde getirmiştir. Özellikle basketbol, voleybol, halter, güreş, kadın futbolu ve ampute futbol gibi alanlarda Ankara; hem organizasyon ev sahipliği, hem başarılı kulüpler hem de yetenekli sporcular açısından dikkat çekmektedir.
Ancak sporun ve spor basınının birleştirici gücü Ankara’da hâlâ tam olarak anlaşılamamakta, bu potansiyel yeterince sergilenememektedir. Sıkça dile getirilen “başkenti, şampiyonu olmayan tek ülke” gibi klişe söylemler, bu durumun bir sonucudur.
Artık spor dalları çok büyük bir endüstri haline gelmiştir. Basın dünyası da bu değişkenliği kendi içinde yaşamış, yerinden ve anlık habercilikten internet haberciliğine geçiş yapılmıştır. Sahadan haber vermek yerine masa başında internet editörlüğü yaygınlaşmış; gazete ve televizyonlarda spor basını mensubu personel istihdam edilmek yerine dijital medya ön plana çıkmış, spor basını hegemonyasını YouTube gibi platformlara kaptırmıştır.
Yakın dönemden örnek vermek gerekirse; halter ve güreş branşlarında ASKİ ve EGO kulüpleri, uluslararası turnuvalarda, Dünya, Avrupa ve Olimpiyat Oyunları’nda birçok madalyayı Başkent’e kazandırmıştır. Yine bir Başkent ekibi olan Alves Kablo Ampute Futbol Takımı, yakın zamanda Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu elde etmiştir. Kadın futbol takımı ABB FOMGET, Süper Lig’de geçtiğimiz aylarda ikinci şampiyonluğunu kazanmıştır. Sadece sağlıklı sporcularda değil, engelli spor dallarında da Ankara önemli bir merkez haline gelmiş; Paralimpik sporcularımız kazandıkları ferdi şampiyonluklarla Başkent’in adını dünyaya duyurmuştur.
Avrupa standartlarında halter, güreş, yağlı güreş, ampute futbol, masa tenisi, bilardo ve daha birçok spor branşında önemli tesislere sahip olan Ankara ve bu branşlardaki sporcular, ne yazık ki yeterince ilgi görememektedir. Kazanılan büyük uluslararası başarılar, sadece bir basın toplantısıyla duyurulmakta; temel branşı spor olmayan gazeteciler bu toplantıları takip etmekte, ancak yılın geri kalan 364 gününde bu başarılı sporculara medya ilgisi gösterilmemektedir. Onları sürekli gündemde tutan, başarılarını kamuoyuna duyuran çok az kurum, kuruluş ve gazeteci kalmıştır.
Gazeteciler Cemiyeti bu konuya dair birçok konferans düzenlemiş, üniversiteler artık spor muhabirliği dersini müfredata almış ve pek çok üniversite bünyesindeki radyo veya gazetelerde görev alan öğrenciler spor muhabirliği ya da spikerliği yolunda kendilerini geliştirmeye başlamıştır.
Umut ederim ki önümüzdeki yıllarda İstanbul’un kültür, sanat, finans ve spor branşlarındaki hegemonyası kırılır; Başkent Ankara, kendi bünyesinden yetiştirdiği gazeteci meslektaşlarımızla tüm spor branşlarına hak ettiği değeri verir ve spor basını da mesleki anlamda hak ettiği itibarı yeniden kazanır.